NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
الْحَسَنُ
بْنُ عَلِيٍّ
وَمَخْلَدُ
بْنُ خَالِدٍ
وَمُحَمَّدُ
بْنُ يَحْيَى
الْمَعْنَى
قَالُوا
حَدَّثَنَا عَبْدُ
الرَّزَّاقِ
أَخْبَرَنَا
مَعْمَرٌ عَنْ
ابْنِ
طَاوُسٍ عَنْ
أَبِيهِ عَنْ
ابْنِ
عَبَّاسٍ
أَنَّ
مُعَاوِيَةَ
قَالَ لَهُ أَمَا
عَلِمْتَ
أَنِّي
قَصَّرْتُ
عَنْ رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
بِمِشْقَصِ
أَعْرَابِيٍّ
عَلَى الْمَرْوَةِ
زَادَ الْحَسَنُ
فِي
حَدِيثِهِ
لِحَجَّتِهِ
îbn Abbâs'dan rivayet
edildiğine göre, Kendisine Muâviye (şöyle) demiştir:
Sen benim Resûlullah
(s.a.v.)'in saçlarından (bir kısmını) bir Arap makasıyla kısalttığımı bilmiyor
musun?
(Râvi) hasen rivayetine,
"hac (niyetiyle girildiği ihramdan çıkması) için" sözünü ilâve
etmiştir.
İzah:
Buhârî, hac; Müslim,
hac; Nesâî, menâsik; Ahmed b. Hanbel, IV, 96, 98.
Bu hadis-i şerif,
Müslim'de şu mânâya gelen lâfızlarla rivâyet edilmiştir: "Bana, Muâviye;
Haberin var mı, ben
Merve'de Resûlullah (s.a. ('in saçını makasla kısalttım? dedi. Ben de O'na;
Ben bunun ancak senin
aleyhine bir hüccet olduğunu biliyorum! diye cevâp verdim.[Müslim, hac]
Hz. İbn Abbâs'ın bu
cevâpta ne demek istediği, NesâTnin rivayet ettiği şu hadis-i şerifte açıklığa
kavuşturulmuştur: "Hz. Mu'âviye, Hz. İbn Abbâs'a;
Sen, benim Merve'de Hz.
Nebi'in saçlarını kısalttığımı bilmiyor musun? dedi. İbn Abbâs:
Hayvr! cevâbını verdi.
(Başka bir zaman) İbn
Abbâs şöyle dedi, "Resülullah (s.a.v.) umre ile haccı birleştirdiği halde
bana Merve'de Hz. Nebiin saçlarını kısalttığını söyleyen Muâviye umre ile
haccın birleştirilmesini yasak etmiştir."[Nesâî, menâsik]
Bu mevzû'da Ahmed b.
Hanbel'in İbn Abbas'dan rivayet ettiği hadis-i şerif de şu mânâdadır.
"Resülullah
(s.a.v.) kendisi temettü' haccı yaptı.(Sağlığında bunu kimseye yasaklamadı)
Nihayet vefat etti. Ebû Bekr, Ömer ve Osman (r.a.) de öyle idiler. Hacc-ı
temettü'u İlk yasaklayan Hz. Muâviye oldu. İbn Abbas, dedi ki: "Ben buna
hayret ediyorum. Muâviye hem, "ben (Merve'de) Resûlullah'ın saçlarını
makasla kısalttım" diyor. Hem de hacc-ı temettü'u
yasaklıyor."[es-Sa'âtî, el-Fethu'r-rabbanî, XI, 157, 158. ]
Hafız İbn Hacer'in
beyânına göre bu hadis, Hz. İbn Abbas'm sözü geçen tıraş olayının Veda Haccında
olduğu ve Hz. Nebi'in Veda Haccında temettü haccı yaptığı kanâatini taşıdığına
delâlet etmektedir. Çünkü, Hz. İbn Abbâs'ın, Hz. Muâviye'ye; "Ben bunun
ancak senin aleyhine bir hüccet olduğunu biliyorum" diye cevâp vermesi,
Hz. İbn Abbâs'ın bu tıraş olayının Veda Haccında Hz. Nebi temettü' haccı
yaparken umreden sonra olduğuna inanmasıyla izah edilebilir. Zîrâ, eğer Hz. Muâviye,
Hz. Nebii beraberinde hac bulunmayan bir umre hitâmında tıraş etmiş olsaydı, bu
durum, İbn Abbas açısından Hz. Muâviye'nin aleyhine bir delil teşkil etmezdi
ve dolayısıyla Hz. Muâviye'ye böyle cevap vermezdi. Fakat Hz. İbn Abbas'm, Hz.
Nebiin Veda Haccında temettü' haccı yaptığına ilişkin görüşü münakaşa
edilebilir. Çünkü, Veda Haccında Hz. Nebiin yanında kurban bulunduğu için
bayram günü Mina'da kurbanını kesinceye kadar ihramdan çıkamadığı bilinen bir
gerçektir.[İbn Hacer, Feîhu'l-Bârî, III, 366.]'Ayrıca, Fahr-i Kâinat
Efendimizin Veda Haccında hacc-ı kırana niyet ettiği delillerle sabittir.
Nitekim, biz bu delilleri 1795 numaralı hadisin şerhinde naklettik. Ayrıca bir
evvelki hadisin şerhinde de açıkladığımız gibi söz konusu tıraş olayı, veda
Haccında değil, Veda Haccı senesinin dışında vuku bulan bir umrenin hitamında
olmuştur.
Musannif Ebü Davud'un metnin
sonundaki taliki zikretmekten maksadının, Hz. Nebi'in Veda Haccında kıran
haccı yaptığını, yani hac farizasını bitirinceye kadar ihramdan çıkmadığını
beyan etmek olduğu düşünülürse, talikte geçen "hac (niyetiyle girdiği
ihramdan çıkması) için" (tıraş ettiğimi biliyor musun?)" cümlesini,
zahirî mânâsında anlamak ve Hz. Muâviye'nin Hz. Nebii Veda haccında Minâ'da hac
farizasını bitirdikten sonra tıraş ettiğine hükmetmek gerekir.
Fakat bir önceki
hadisin şerhinde açıkladığımız gibi Hz. Muâviye'nin, Hz. Nebii Ci'râne
umresinden veya kaza umresinden sonra tıraş ettiği düşünülürse, o zrman bu
ta'likteki "hac" kelimesinin mecazen umre manasında kullanıldığına ve
söz konusu ta'likin, "Benim (Resûlullah'ı) umre (için girdiği ihramdan
çıkması) için (tıraş ettiğimi bilmiyor musun?)" anlamına geldiğine
hükmetmek gerekir. Çünkü hem umrede hem de hacda "kast" ve
"ziyaret" manası bulunduğundan ve hacla umrenin amellerinin büyük bir
kısmı müşterek olduğundan bu -iki kelimeden her birinin diğeri anlamında
kullanılması caizdir. Nitekim ileride gelecek olan 1806 numaralı hadiste de
"umre" kelimesi "hac" anlamında kullanılmıştır.