SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

MENASİK BAHSİ

<< 1803 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِيٍّ وَمَخْلَدُ بْنُ خَالِدٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى الْمَعْنَى قَالُوا حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنْ ابْنِ طَاوُسٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ مُعَاوِيَةَ قَالَ لَهُ أَمَا عَلِمْتَ أَنِّي قَصَّرْتُ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِمِشْقَصِ أَعْرَابِيٍّ عَلَى الْمَرْوَةِ زَادَ الْحَسَنُ فِي حَدِيثِهِ لِحَجَّتِهِ

 

îbn Abbâs'dan rivayet edildiğine göre, Kendisine Muâviye (şöyle) demiştir:

 

Sen benim Resûlullah (s.a.v.)'in saçlarından (bir kısmını) bir Arap makasıyla kısalttığımı bilmiyor musun?

 

(Râvi) hasen rivayetine, "hac (niyetiyle girildiği ihramdan çıkması) için" sözünü ilâve etmiştir.

 

 

İzah:

Buhârî, hac; Müslim, hac; Nesâî, menâsik; Ahmed b. Hanbel, IV, 96, 98.

 

Bu hadis-i şerif, Müslim'de şu mânâya gelen lâfızlarla rivâyet edilmiştir:  "Bana, Muâviye;

 

Haberin var mı, ben Merve'de Resûlullah (s.a. ('in saçını makasla kısalttım? dedi. Ben de O'na;

 

Ben bunun ancak senin aleyhine bir hüccet olduğunu biliyorum! diye cevâp verdim.[Müslim, hac]

 

Hz. İbn Abbâs'ın bu cevâpta ne demek istediği, NesâTnin rivayet ettiği şu hadis-i şerifte açıklığa kavuşturulmuştur: "Hz. Mu'âviye, Hz. İbn Abbâs'a;

 

Sen, benim Merve'de Hz. Nebi'in saçlarını kısalttığımı bilmi­yor musun? dedi. İbn Abbâs:

 

Hayvr! cevâbını verdi.

 

(Başka bir zaman) İbn Abbâs şöyle dedi, "Resülullah (s.a.v.) umre ile haccı birleştirdiği halde bana Merve'de Hz. Nebiin saçlarını kısalttı­ğını söyleyen Muâviye umre ile haccın birleştirilmesini yasak etmiştir."[Nesâî, menâsik]

 

Bu mevzû'da Ahmed b. Hanbel'in İbn Abbas'dan rivayet ettiği hadis-i şerif de şu mânâdadır.

 

"Resülullah (s.a.v.) kendisi temettü' haccı yaptı.(Sağlığında bunu kim­seye yasaklamadı) Nihayet vefat etti. Ebû Bekr, Ömer ve Osman (r.a.) de öyle idiler. Hacc-ı temettü'u İlk yasaklayan Hz. Muâviye oldu. İbn Abbas, dedi ki: "Ben buna hayret ediyorum. Muâviye hem, "ben (Mer­ve'de) Resûlullah'ın saçlarını makasla kısalttım" diyor. Hem de hacc-ı temettü'u yasaklıyor."[es-Sa'âtî, el-Fethu'r-rabbanî, XI, 157, 158. ]

 

Hafız İbn Hacer'in beyânına göre bu hadis, Hz. İbn Abbas'm sözü geçen tıraş olayının Veda Haccında olduğu ve Hz. Nebi'in Veda Haccında temettü haccı yaptığı kanâatini taşıdığına delâlet etmektedir. Çün­kü, Hz. İbn Abbâs'ın, Hz. Muâviye'ye; "Ben bunun ancak senin aleyhine bir hüccet olduğunu biliyorum" diye cevâp vermesi, Hz. İbn Abbâs'ın bu tıraş olayının Veda Haccında Hz. Nebi temettü' haccı yaparken umreden sonra olduğuna inanmasıyla izah edilebilir. Zîrâ, eğer Hz. Muâ­viye, Hz. Nebii beraberinde hac bulunmayan bir umre hitâmında tıraş etmiş olsaydı, bu durum, İbn Abbas açısından Hz. Muâviye'nin aley­hine bir delil teşkil etmezdi ve dolayısıyla Hz. Muâviye'ye böyle cevap vermezdi. Fakat Hz. İbn Abbas'm, Hz. Nebiin Veda Haccında temettü' haccı yaptığına ilişkin görüşü münakaşa edilebilir. Çünkü, Veda Haccında Hz. Nebiin yanında kurban bulunduğu için bayram günü Mina'da kurbanını kesinceye kadar ihramdan çıkamadığı bilinen bir ger­çektir.[İbn Hacer, Feîhu'l-Bârî, III, 366.]'Ayrıca, Fahr-i Kâinat Efendimizin Veda Haccında hacc-ı kıra­na niyet ettiği delillerle sabittir. Nitekim, biz bu delilleri 1795 numaralı hadisin şerhinde naklettik. Ayrıca bir evvelki hadisin şerhinde de açıkladı­ğımız gibi söz konusu tıraş olayı, veda Haccında değil, Veda Haccı senesi­nin dışında vuku bulan bir umrenin hitamında olmuştur.

 

Musannif Ebü Davud'un metnin sonundaki taliki zikretmekten mak­sadının, Hz. Nebi'in Veda Haccında kıran haccı yaptığını, yani hac farizasını bitirinceye kadar ihramdan çıkmadığını beyan etmek olduğu düşünülürse, talikte geçen "hac (niyetiyle girdiği ihramdan çıkması) için" (tıraş ettiğimi biliyor musun?)" cümlesini, zahirî mânâsında anlamak ve Hz. Muâviye'nin Hz. Nebii Veda haccında Minâ'da hac farizasını bitirdikten sonra tıraş ettiğine hükmetmek gerekir.

 

Fakat bir önceki hadisin şerhinde açıkladığımız gibi Hz. Muâviye'­nin, Hz. Nebii Ci'râne umresinden veya kaza umresinden sonra tı­raş ettiği düşünülürse, o zrman bu ta'likteki "hac" kelimesinin mecazen umre manasında kullanıldığına ve söz konusu ta'likin, "Benim (Resûlullah'ı) umre (için girdiği ihramdan çıkması) için (tıraş ettiğimi bilmiyor musun?)" anlamına geldiğine hükmetmek gerekir. Çünkü hem umrede hem de hacda "kast" ve "ziyaret" manası bulunduğundan ve hacla umrenin amellerinin büyük bir kısmı müşterek olduğundan bu -iki kelimeden her birinin diğeri anlamında kullanılması caizdir. Nitekim ileride gelecek olan 1806 numaralı hadiste de "umre" kelimesi "hac" anlamında kullanılmıştır.